4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu Kapsamında Boşanma
Bir erkek ile kadının karşılıklı irade beyanlarının varlığının bulunması halinde evlilik birliğinin meydana getirilmesine evlilik denir.
Ancak taraflardan kaynaklanan ya da kaynaklanmayan sebeplerle evlilik birliği devam edemiyorsa, bu durumda boşanma kurumuna gereklilik duyulacaktır. 4721 sayılı TMK 161 ila 166 maddelerinde boşanmanın sebeplerine yer vermiştir.
Zina Sebebiyle Boşanma
TMK 161. Maddesi eşlerden birisinin zina etmesi halinde diğer eşin boşanma davası açabileceğine yer vermiştir. Zina, evlilik birliği devam ederken eşlerden birisinin evlilik dışı cinsel ilişkide bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. TMK erkek ya da kadın eş olarak ayrım yapmayarak her ikisinin de zina sebebiyle boşanma davası açabilir şeklindedir.
Evlilik birliğinin kurulmasıyla eşlere TMK 185. Maddesi uyarınca bir takım yükümlülükler yüklemiştir. Aynı madde de yüklenen yükümlülüklerden bir tanesi de sadakat yükümlülüğüdür. Evlilik birliği. Devam ettiği sürece sadakat yükümlülüğü söz konusu olup zina yapmamaları gerekmektedir. Burada zinadan söz edilebilmesi için hukuken geçerli bir evliliğin bulunması gerekmektedir. Eşlerden birisinin eşi dışında karşı cinsten biriyle cinsel ilişki yaşaması gerekmektedir. Zina yapan eşin kusurlu yani karşı cinsten kişiyle bilerek ve isteyerek cinsel ilişkiye girmesi gerekmektedir. Cebir, şiddet, uyuşturucu madde etkisi ya da bayıltma hali söz konusuysa kusurun ortadan kalacağı için zinadan bahsedilemeyecektir. Zinanın gerçekleşmesi için tekrarlılığının olmasına gerek yoktur. Yani zina eyleminin tek bir sefer için gerçekleşmiş olması yeterlidir. Eğer eş zina yapan eşi affetmişse ya da öğrendiği tarihten itibaren 6 ay, herhalde 5 yıllık süre içinde dava açmamışsa zinaya dayanarak boşanma davası açamayacaktır.
İnsanların çoğunda adalet sevgisi, adaletsizlik korkusu yüzünden vardır. François de La Rochefoucauld
Hayata Kast Sebebiyle Boşanma
Eşlerden birinin diğerini öldürmeye yönelik fillere başvurmasıdır. İşlenen fiilin öldürme kastını taşıması yeterlidir. Kullanılan araçların öldürmeye elverişli olup olmaması önem arz etmemektedir. Bunun dışında eşlerden birisi diğerini intihara teşvik ediyorsa, bunu bilerek ve isteyerek engellemiyorsa ya da ölüm tehlikesi varken bilinçli olarak müdahale etmeyip seyirci kalıyorsa da hayata kast söz konusu olacaktır.
Ölüm tehdidi bu kapsamda hayata kast olarak kabul edilmemektedir. Yapılan eylemin kasten yapılması yeterlidir. Tedbirsiz davranış kast olarak kabul edilmemektedir. Burada eşin yakınlarına karşı bir kast varsa TMK 162. Maddesi kapsamında değerlendirilmeyerek hayata kast nedeniyle boşanma davası açılamayacaktır.
Pek Kötü Davranış Sebebiyle Boşanma
Eşlerden birinin diğerini normal olmayan cinsel ilişkiye zorlaması, aç bırakması, vücut bütünlüğüne ve sağlığına zarar vermesi, dövmesi gibi her türlü davranış bu kapsamdadır. Eşe ıstırap verip onun sağlığının bozulmasına sebep olmak yeterlidir. Eylemin tek bir gerçekleşmesi boşanmaya sebep olması için yeterlidir.
Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma
Eşlerden birinin diğerinin onurunu kırmak ve küçük düşürmek maksadıyla yaptığı davranışları bu kapsamdadır. Bu davranışlarının kendi nezdinde ya da toplum nezdinde olmasının bir önemi yoktur. Sözlü olabileceği gibi yazılı olarak da yapılabilecektir. TMK 162. Maddesi ağır onur kırıcı şeklinde tasvir etmiştir. Burada eşlerin gündelik tartışmaları onur kırıcı davranışın dışında tutulmuştur. Eşin affetmesi dava hakkını düşürebileceği gibi eylemin yapıldığının öğrenilmesinden itibaren 6 aylık ve herhalde yapılmasından itibaren 5 yıllık süre içerisinde dava açılmamışsa onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası açılamayacaktır.
Suç İşleme Nedeniyle Boşanma
TMK 163. Maddesine göre suç işleme bir boşanma nedenidir. Ancak her türlü suç işleme boşanma sebebi değildir. Eşlerden biri tarafından işlenen suçun küçük düşürücü nitelik taşıması gerekir. Burada bahsedilen zimmet, ihtilas, irtikap, hırsızlık, rüşvet, sahtecilik, dolandırıcılık, hileli iflas ve inancı kötüye kullanma gibi suçlardır. Bu suçlar dışında bir suçun küçük düşürücü suç sayılabilmesi için ahlaki düzenin reddettiği ve ortaya çıktığında da insanın yüzünü kızartan suçlardan olması gerekmektedir. Boşanma davasına sebep olabilmesi için suçun evlilik birliği devam ederken işlenmiş olması gerekir. Evlilik birliği kurulmadan önce işlenmiş olması halinde suç işlemeye dayanılarak boşanma davasının açılabilmesi mümkün değildir.
Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma
Toplumda değerli olan ahlak, şeref ve namus anlayışına aykırı yaşam tarzı belirleyerek ve bu yaşam tarzının devamlılık halinde devam etmesi gerekmektedir. Tek bir seferlik değil az ya da çok belirli zaman dilimlerinde devamının olması gerekmektedir. Bunlar arasında eşlerden birisinin eşcinsel ilişki yaşaması, uyuşturucu madde ticareti yapması, randevu evi işletmesi, alkol ve kumar bağımlılığının bulunması, hayat kadını olarak çalışması, insan ticareti yapması, ekonomik durumu olmasına karşın dilencilik yapması ve teşhircilik gibi davranışlar sayılabilecektir. Bu davranışların evlilik birliği devam ederken var olması gerekmektedir.
Terk Nedeniyle Boşanma
Eşlerden birisi haklı bir nedeni yokken evlilik birliğinin getirdiği yükümlülükleri ve görevleri yerine getirmemek adına müşterek yaşamı bırakması ve hayatına ayrı devam etmesine terk denir. Burada evi terk eden eş boşanma davası açamayacak terk edilen eş boşanma davası açabilecektir. Eşin müşterek konuta girmesinin engellenmesinde engelleyen eş terk eden eş konumda değerlendirilmektedir.
Terkin 6 aylık süresi vardır. Eğer 6 ay dolmadan eş müşterek konuta geri dönerse terk nedeniyle boşanma davası TMK 164. Madde kapsamında açılamayacaktır. Ancak terk eden eş bunu kötüye kullanıp tekrar ediyorsa artık TMK 2/2. Maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması söz konusu olup süre dolmasa da terk sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilecektir. Terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için terk edilen eş terk eden eşe noter veya hakim vasıtasıyla ihtar çekmeli kaşılık bulamaması halinde 2 aylık bekleme süresinin ardından davasını açabilecektir.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma
Eşlerden birisi akıl hastası olup bu hastalığın sağlık kurumlarınca geçmeyeceği raporlanırsa ve diğer eşin hayatı çekilmez bir hal alıyorsa eş akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açabilecektir. Davayı akıl hastası olmayan eş açabilecektir. Meydana gelen akıl hastalığı durumunun evlenmeden sonra ortaya çıkmış olması gerekmektedir.
Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Nedeniyle Boşanma
Müşterek yaşamın devam ettirilemeyeceği inancının mevcut olması gerekir. Burada ciddi nitelikte duygu ve düşünce ayrılığı, ilgisizlik, güven sarsıcı davranışlar, aşırı borçlanma, gece hayatına düşkünlük, eşin diğer eşe din, giyim, yeme ve gelenekler konusunda baskıda bulunmasıdır. Eşlerden her ikisi de kusursuz olsa da evlilik birliğinin temelden sarsıldığı gerekçesiyle TMK 166. Maddesi uyarınca boşanma davası açabilecektir.
Anlaşmalı Boşanma
En az 1 yıllık olan bir evliliğin varlığı halinde eşler beraber mahkemeye başvurup ya da açıla boşanma davasını kabul ediyorsa, hakim bizzat tarafları dinleyip iradelerini serbestçe açıkladıkları kanaatini getirmesi halinde ve hakimin çocukların varlığı halinde eşlerin beraber yaptığı anlaşmayı uygun bulması halinde anlaşmalı olarak boşanma gerçekleşecektir.
Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma
Herhangi bir boşanma sebebine dayanarak açılan boşanma davası reddedilmişse ve bunun kesinleşmesinin üzerinden 3 yıllık süresi geçmesine rağmen eşler arasında müşterek yaşam hala kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılarak eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Sonuç olarak boşanma sayılan sınırlı hallerden birisinin varlığı halinde gerçekleşecek ve hukuki sonucu da bunlardan birisine dayanılarak açılacak dava sonucunda verilecek kararla gerçekleşecektir.